Darwinin Kara Kutusu
Michael J. Behe'nin 1996 yılında yayınlanan "Darwin'in Kara Kutusu: Evrim Teorisine Karşı Biyokimyasal Zafer" adlı kitabı, evrim teorisine yönelik önemli bir eleştiri olarak kabul edilir. Behe, kitabında, evrim teorisinin, moleküler biyoloji alanındaki yeni keşiflerle çeliştiğini söyler.
Behe, evrim teorisinin, doğal seleksiyonun, küçük ve rastgele mutasyonları bir araya getirerek karmaşık canlıları meydana getirebileceğini iddia ettiğini belirtir. Ancak, moleküler biyoloji alanındaki araştırmalar, birçok canlı organizmanın, işlevlerini yerine getirmek için birbirine sıkı sıkıya bağlı olan karmaşık moleküler sistemlerden oluştuğunu ortaya çıkarmıştır. Behe, bu sistemlerin, küçük ve rastgele mutasyonların bir araya getirilmesiyle meydana gelmesinin mümkün olmadığını, çünkü bu mutasyonların sistemin işlevini bozacağını savunur.
Behe, kitabında, kanın pıhtılaşması, evrimin kara kutusu olarak bilinen bu sistemlerden bir örnek olarak ele alır. Kanın pıhtılaşması, yaralanma durumunda kanamanın durmasını sağlayan bir süreçtir. Bu süreç, birbirine bağlı onlarca farklı proteinin etkileşiminden oluşur. Behe, bu proteinlerin her birinin, kanın pıhtılaşması için gerekli olduğunu ve bu proteinlerden herhangi birinin eksik olması durumunda, kanın pıhtılaşma sürecinin bozulacağını, bu durumun ise canlının hayatına mal olacağını yazar.
Bu nedenle, bu tür karmaşık moleküler sistemlerin, evrim teorisi tarafından açıklanamayacağını, çünkü bu sistemlerin, küçük ve rastgele mutasyonların bir araya getirilmesiyle meydana gelmesinin mümkün olmadığını söyler. Behe, bu sistemlerin, evrimin ötesinde, akıllı bir tasarımın sonucu olduğunu iddia eder.
"Darwin'in Kara Kutusu", evrim teorisinin, moleküler biyoloji alanındaki yeni keşiflerle yüzleşmesi gereken birçok önemli sorunları ortaya koymuştur. Bu sorunların, evrim teorisinin "büyük çıkmazı" olduğu kuşkusuzdur.